Dinlediğiniz kayıt, insan kulağı şeklinde dizayn edilen profesyonel bir mikrofon ile kayda alınmıştır. Paylaştığımız her kaydı aynı cihaz ve playlist ile kaydediyor, böylelikle sizlere iki cihaz arasındaki ses karakteri farkını duyabilme imkanı sağlıyoruz. Kulaklıklarınızı takmayı unutmayın!
HD 600 serisi; HD 600, 650 ve 660S, Sennheiser’ın bizce en önemli serilerinden biri.
HD 500 serisi, ekonomik, giriş seviyesi odyofil ürünleri içeriyor. Arkası açık akustik tasarımın yaşattığı tecrübeyi uygun fiyat aralığında deneyimleme şansı bulabileceğiniz, yine iyi miktarda çözünür ve detay üreten modeller.
800 serisi, sektörü yönlendiren Sahne, Şeffaflık, Çözünürlük ve Detay kriterlerinde “benchmark” diyebileceğimiz, tepe noktayı belirleyen seri.
600 serisi ise; 500 serisinden sonra yine ulaşılabilir düzeyde yer alan, fakat bu sefer tam anlamıyla Odyofil Sınıfı ürünler.
Bu seri, HD 600’ün 1997 yılından beri üretiliyor olması ile beraber, Neredeyse çeyrek asırını doldurmak üzere.
600 Serisini en özel kılan yanları, Mid Başarımları. Bu kulaklıklar, burada ayırarak söylüyoruz, özellikle HD 600; (ama kesinlikle HD 650 ve 660 S de bu ünvanı koruyor) günümüzde hala bizce Vokaller ve Mid bölgesi gerçek enstrümanlarda yakaladıkları naturallik ile, referans alınabilecek noktadalar.
Bu noktada kulaklığın kutu açılımına, tasarımına ve malzeme kalitesine değinelim ve ardından Sesi hakkında konuşmaya devam ediyor olacağız.
Sunum
HD 600 kesinlikle premium bir kulaklık ama sade ve sadece amacına uygun bir şekilde bizlere sunuluyor.
Kutunun İçinden Çıkanlar:
· HD 600
· 3.5mm’den 6.35mm’ye dönüştüren adaptör.
· Bazı Belgeler
Bunu belki de her kriteri konuşurken tekrar tekrar söylesek abartı olmaz; Arkadaşlar, HD 600 1997’de üretilmeye başladı. Şöyle, daha farklı bir tasarımı vardı ilk HD600’ün.
Bu, 2020’de değişti. Ürünün tasarımsal çizgileri markanın modern anlayışı doğrultusunda evrildi ve böylelikle yeni minimalist görünümüne kavuşmuş oldu. Biz yeni stili beğendim açıkçası. Göze basit gelen dizaynları zaman geçtikçe daha çok sevmeye başlıyoruz.
Tabii, arkası tamamen açık bir model. Tamamen derken, gerçekten hiçbir akustik engel olmamasından bahsediyoruz. Kulağınızda takılı iken biri fısıldasa bile duyarsınız. Bunun Ses Performansına kattığı avantajları ve dezavantajları konuşacağız.
Kablo çıkarılabiliyor. Bu süper. Gayet de dayanıklı ve kaliteli. Yalnız 3 metre uzunluk çoğunuza fazla gelecektir diye düşünüyoruz. Tabii, masaüstü bir amfiye takıp arkadaki bir koltuğa uzanıldığında, bu uzunluk kullanışlı olabiliyor.
Antrasit, koyu gri, siyah arası bir renkte gövde. Kapsüllerin üst kısmında ki bölgede etrafı Turkuaz rengi ile boyanmış, beyaz renkte HD 600 yazıyor. Sağ ve sol taraf için de aynı senaryo geçerli. İç kısımda sol ve sağ ayrımı için L ve R harflerini görebiliyoruz. Gün içinde kulağınıza takarken, bunu sağ tarafta ki kablonun girişinin kırmızı olması ile daha rahat ayırt edebilirsiniz.
Kırmızı renk genellikle sağ tarafı işaret eder bu sektörde.
HD 600 çoğu odyofil, prodüktör, ses mühendisi ve sanatçı için referans alınabilecek bir model olması özelliği ile, dünya çapında, stüdyolarda da oldukça kullanılan bir kulaklık. Bir önceki gövde elimizde değil, yan yana karşılaştıramıyoruz ama bu yeni version oldukça sağlam gözüküyor. Oldukça sert ve kaliteli bir plastik türevi kullanılarak temel çerçeve oluşturulmuş. Fakat iç iskelet metal ile güçlendirilmiş. Dayanıklı bir kulaklık.
Burada konforu belirleyici faktörler:
1. Yastıkların malzemesinin cilt ile uyumu, genişliği ve yumuşaklığı.(Kafa bandı yastıklamaları içinde aynı şeyler geçerli.)
2. Clamping Force – Yani kulaklığın yatay düzlemde kafanıza uyguladığı kuvvet.
3. Arkası Açık tasarımın sağladığı hava giriş çıkışı.
4. Ağırlık
HD 600 bayağı büyük bir kulaklık. 260 gram ağırlık, böyle hacimli bir kulaklık için bizce oldukça iddialı bir hafiflik. Bu, kulaklığın bir kere takılır takılmaz kafanızla bütünleşmesine yardımcı olan bir durum. Kabinler büyüdükçe, aslında ağırlık noktası da daha iyi dağıtılıyor. Bunun en uç örneklerinden biri 800 serisi. Çok geniş kabinlere sahipler ama o kabinler kafanızda kaybolmayı başarabiliyorlar.
Kabin yastıkları kadife. Biz bu materyali cilt ile çok uyumlu buluyoruz. Hissiyatı yabancı gelmiyor. Ilımlı iklimlerde yaşayanlara ekstra bir sıcaklık katmasına katıyor ama günün sonunda suni deri yastıklardan daha az terlettiği bir gerçek. İç süngerler aslında pek yumuşak değiller. Ama kulaklığın uyguladığı yanal kuvvete karşı destek oluşturabilmeleri için bu gerekli. Çünkü, evet zamanla biraz gevşiyor ama özellikle ilk alındığında, bu sıkma kuvveti gevşek tarafta yer almıyor. Ama taktıkça daha makul seviyelere doğru esneme yapıyor. Yastıklar, özellikle uzun dinleme seanslarında, taktıkça yumuşuyorlar.
Kulaklığın arkası tamamen açık olduğu için, kulaklarınız kabin içerisinde kesinlikle havasız kalmıyorlar ve ısınmıyorlar. Bu her zaman için, konfor hanesine yazılan büyük bir artı oluyor.
Bizim bu tarz kulaklıkları kafamızdan çıkarmadan saatlerce kullanabilmemizin temel sebebi bu.
HD 600 Odyofil Sınıfı bir kulaklık. Bu kulaklığı tercih etmenizi sağlayacak şey, tamamen sesi. Başka bir şey değil. 3 metre, mikrofonsuz kablosu, 300 Ohm empedansı, arkası açık tasarımı ve herhangi bir elektronik, modern özelliğe sahip olmaması ile günlük kullanımınız için tercih etmek isteyebileceğiniz bir modelden en uzak noktada. Bu kulaklık masanızda, masa üstü amfinizin yanında duracak ve detaylara dalmak isteyeceğiniz zaman kafanıza geçirip gözlerinizi kapatacaksınız.
Bilmeniz gereken bir şey varsa, o da ne kadar az ürün deneyimlediğinizdir. Her bir üst seviyeye çıkıldıkça, böyle detaylı ses konuşulan incelemelerde ki bu terimleri, her seferinde daha iyi anlayabilmek, çok aydınlatıcı bir deneyim oluyor. Mesela, HD 500 serisi bir ürünü kafanıza takıp, of çözünürlüğe bak diyorsunuz, eğer bir HD 600 duymamışsanız. Aynı şeyi HD 600’e de söylüyorsunuz, eğer bir HD 800S duymamışsanız. Tabii, iyinin iyisi var, kötünün de kötüsü. HD 600 bu aralıkta nerede derseniz, bizce 20 küsür sene sonra, hala çok sağlam bir yerde. Biz dahil, dünya daki çoğu tecrübeli kulak tarafından vazgeçilemez bir tonal karaktere sahip.
HD600, yolculuğunun ortalarında ki çoğu odyofil için, ulaşılabilir fiyat bandında çok iyi çözünürlük, katmanlama, makro – mikro detay deneyimi ve üst frekanslarda, roll-off olmadan önce uzandığı noktanın geniş aralığı sayesinde pek ferah bir deneyim sunuyor. Devasa üretilmeyen sahne aksine klostrofobik deneyimin K’sini hissettirmeyen, kusursuz bir sunumu var.
Burada bir sıkıntı, kulaklık çok ciddi amfilere ihtiyaç duyuyor. Kesinlikle portatif kaynaklara göre değil. Bu kulaklığın, anlatacağımız her hangi bir şeyi gerçekten başarabilmesi için ciddi elektriğe ihtiyacı var. Bir masaüstü amfinin sağlayabileceği türden. Biz Sennheiser’ın kendi amfisi olan, HDV 820 ile dinledik.
Ses karakteri, tüplü amfilerle de iyi eşleşen bir kulaklık. Aklınızda olsun.
Makro detay nedir? Mikro detay nedir?
Sesi betimleyebilmek oldukça zorlu bir görev. Görsel hafızamız, çoğumuzda işitsel hafızamızdan çok daha büyük bir işlem gücüne sahip ve bir şeyi her ayrıntısı ile görsel olarak hayal edebilmek, çoğumuz için oldukça kolay. Şimdi sesi görmeye çalışalım. Basit bir müzik düşünün, sahne karşınızda kurulmuş. Sol arkada bir çello çalıyor. Enstrümanı yakın plan çekimi ile hayal edin. Parçaya gövde katan bir enstrüman. Sağ tarafta, önünüzde bir saksafon var ve yumuşak notalar üflüyor. Tam karşınızda ise bir kadın vokal, şiddetle mırıldanıyor. Makro detaylar, bizde resmi genel hatlarıyla oluşturan, bu sahne oluşumuna kuş bakışı baktığımızda, enstrümanları genel hatlarıyla çizen bir olgu. HD 600, makro detayları iyi oluşturabilen bir kulaklık. Enstrümanı o sahneden, şarkı çok çok komplike bir hale dönse bile düşürmez. Gövdesini korur.
Varlığını, tüm makro özelliklerini, kayba uğrattırmadan hissettirebilir. Mesele çellonun teli her çekildiğinde, koskoca gövdesi ile yarattığı sarsıntı buna bir örnek.
Mikro detaylar ise, resmi büyüttükçe, enstrümanlara yaklaştıkça duyduğunuz, bu örnekte, gördüğünüz şeylerdir. Saksafon üflemeli bir çalgı. Ve nefes, enstrümanın içini tam dolduramadığı zamanlar, notada boşluklar oluşabiliyor, yada üretilen frekansta ufak bir kayma yaşanabiliyor.
Orta daki vokalimiz, şiirsel yumuşaklıkta mırıldanırken, nefes alıp vermeye devam ediyor. Yutkunuyor, yada arada hafiften detone oluyor.
Ya da çello nun telleri, fazla sert çekildiği zaman, telde ki oluşan gerginlik. Bunlar mikro – detaylara verilebilecek bazı örnekler. Her enstrüman için farklı bir örnek verilebilecek bir olgu.
Komplike müziklerde bu detayları üretmek bir dinamik sürücü için kolay bir şey değil.
HD 600, fiyatına göre, oldukça detaylı bir kulaklık. Ama Makro detayların, Mikro detaylardan daha iyi bir noktada olduğunu söyleyebiliriz. 800 serisine çıktığınızda, mikro detay bombardımanına uğruyorsunuz. Burada o kadar da keskin hatlar yok ama genede oldukça iyi bir çözünürlüğe sahip bizce HD 600.
Arkası açık kulaklıkların bir eksisi; alt frekanslar, özellikle subbaslar miks içinde kendilerine kalıcı bir yer bulamazlar. Kabinin arkasını kapattığınız zaman, kabinle birlikte büyürler ve sizi sarsacak bir etkiye sahip olabilirler. Ama bu tarz kulaklıklarda basları sadece duyarsınız, pek hissedemezsiniz. Kafanızı titretmez.
Burada bir avantaj, sürücü basınç altında kalmayacağı ve kabin içi yansımalar olmayacağı için genellikle daha berrak ve hızlı bir sunumla karşılaşırsınız.
HD 600’ün basları hızlı, midbaslar detaylı ve gerçek enstrümanlarda, mesela bir davulda, tatmin edecek kadar bir gövde oluşturabiliyor. Ama kesinlikle elektronik müziklerde duyabileceğimiz yapay subbasslar için pek cılız kalacaklardır.
Üst frekanslar, bu kulaklığın premium dinleme deneyimi yaşattığı noktalardan ilki. Bizce tam ayarındalar. Bir kere Roll – Off olmadan, duyabileceğimiz aralığın son noktalarına kadar tepkilerini koruyorlar. Bu kulaklığa çok ferah ve kapsamlı bir hava katıyor.
Daha önce de söylediğimiz gibi, mid bölgesi, özellikle vokaller; tam anlamıyla şiirsel. Çok gerçekçi, çok natural, oldukça detaylı ve yüksek çözünürlüklü, yeme de yanında yatlık bir durum var burada. Bu kulaklığın en ciddi başarımları burada yer alıyor. HD 600 ile özellikle kadın vokalli şarkılar dinlemek, hiç eskimeyecek bir keyif.
Belki bir HD 800s’in ürettiği kadar devasa bir sahne içinde konumlanmıyor enstrümanlar ve vokaller, belki o kadar yüksek bir çözünürlükte üretilmiyorlar ve o kadar fazla detay yok havada, ama yinede, çeyrek hasır sonra, hala bazı akşamlar masamızda HD 800S dururken, HD 600 tercih ediyoruz.
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap.
Yorum mu yapmak istiyorsunuz? Buradan giriş yaparak yorum yapabilirsiniz.